Blogumun ilk yazısında belirttiğim noktaya Milliyet Gazetesinde konuk olarak yazan Ertuğ Yaşar, Konutta kriz var, bizde de olsun yazısıyla değinmiş.
Özetle benim bahsettiğim noktayı aynen yazmış ve benzer bir haberin başlığının gerçekleri yansıtmadığını eğlenceli bir dille yazmış. Aşağıya yazının özetini veriyorum.
Konutta kriz var, bizde de olsun
7 Eylül 2007 (Milliyet)
Dünyada konut kredisi ve mortgage krizi var ya! Eh bizde de olması gerekli diye mi düşünelim. Türkiye dünya ile bütünleşti dünyada kriz var. O zaman bizde de olmalı. Ne yazık ki bazı gazeteci arkadaşlarımız bu mantıkla yola çıkarak öküzün altında buzağı arıyorlar!
.....
Başlık süper...
Tam kriz başlığı: "Konut kredisinde tehlike sinyali, batık dört kat arttı" Haberde de Türkiye'de son dönemde konut kredilerinde batık oranının nasıl yüzde 336 arttığı işleniyor.
Hadi bir de rakamlara bakalım mı? Çünkü aynı haberde güzel bir tablo da hazırlanmış.
Bu tabloya göre Türkiye'de 27 milyar YTL (aşağı yukarı 20 milyar dolar) konut kredisi varmış. Geçen yıl ise bu kredi miktarı 20.8 milyar YTL imiş. Yani yıllık artış oranı yüzde 30. ekonominin yüzde 7 büyüdüğünü düşünürsek ciddi yüksek bir artış oranı.
Peki bu kadar konut kredisi içince batık oranı ne?
Oran verilmiyor da sayılar veriliyor: 2006'da 27 milyon YTL 2007'de 116 milyon YTL (yani sadece 90 milyon dolar).
Evet artış oranı yüzde 336. Ama miktar topu topu 90 milyon dolar!
Ülkede toplam 20 milyar dolar konut kredisi var bunun sadece binde 4'ünde sorun var. Bu sorun da sadece ve sadece 90 milyon dolar (ya da orta ölçekli bir proje büyüklüðü kadar). Ama baþlýk orada: Konut kredisinde tehlike sinyali!
Bu arada otomobil kredilerinde batık oranı toplam kredi stokunun yüzde 3,4'e ulaşmış deðer olarak da batık konut kredisi miktarını bile aşmış (197 milyon YTL 151 milyon dolar), ama habere göre o alanda bir sorun yok!
Şimdi denebilir ki, haberi yapan muhabir arkadaş haberi güzelce yazmış, konuları işlemiş. Ama yazı işleri başlığı atarken işi abartmış. Olabilir. Gazetelerde bu tür iş içler yaşanmaktadır.
Ama ben de soruyorum: Acaba bu başlığı atan sayfa sekreterleri cezalandırıldı mı?
Cezalandırılmadıysa haberin sahibi muhabir arkadaş, "Benim haberimi iç ettiler beni de rezil ettiler? diyerek istifa etti mi?
İkisi de olmadıysa, neden bir sektörün ve hatta bir ekonominin kaderi ile bu biçimde oynanmasına izin veriyorsunuz? Türkiye'nin en büyük iki gazetesinden birine devlet el koydu diye o gazete sahipsiz ve denetimsiz mi kalacak?
Yoksa bu tür faili meçhul cinayetler ile sektörlerimizin ve ekonomimizin katledilmesi sürecek mi?
9 Eylül 2007 Pazar
8 Eylül 2007 Cumartesi
Amerika'daki Mortgage Krizi Türkiye'ye Sıçrar mı ?
Amerika'daki mortgage krizinin derinleşmesi ve Türkiye'de tasfiye edilen mortgage kredilerinin artması üzerine Amerika'daki mortgage krizinin bulaşıcı bir hastalıkmış gibi Türkiye'ye de sıçrayabileceği düşüncesi değişik yerlerde belirtiliyor.
Hatta böyle bir krizin öncü göstergesi olarak da bir önceki yazımda bahsettiğim Türkiye'deki konut kredisi batağı (!) gösteriliyor.
Bence yanlış yere bakılıyor. Türkiye'deki mortgage piyasası henüz kurulma aşamasında ve Amerika'daki mortgage piyasası ile direkt bir etkileşimi yok denecek kadar az, ancak dolaylı olarak etkilenebilir ve bu da hemen bir kaç ayda gözlenemez.
Türkiye'de mortgage piyasasındaki geri ödemeleri etkileyen temel etmenler, faiz, gelir ve ev fiyatları olarak sıralanabilir. Bunlara teker teker bakarsak:
Faiz: Türkiye'de değişken faizli konut kredisi kullanımı çok yeni olduğundan faizlerdeki değişimler hali hazırda konut kredisi almış insanların geri ödemelerini Amerika'daki kadar etkilemez. Yeni alınacak kredilerin ise batma ihtimalini arttırır. Ama şu anda Amerika'daki mortgage krizi nedeniyle Türkiye'deki faizlerde ciddi bir artış yoktur ve o yüzden mortgage'da faizlerin yükselmesinden dolayı Amerika'dakine benzer bir kriz olması şu an için beklenmemeli. (Not: Bu konuya başka bir zaman geri dönmek istiyorum. Tarihsel olarak faiz ile konut kredisi tasfiye oranları incelendiğinde arada çok kuvvetli bir ilişki görülüyor. Aradaki bu ilişkinin incelenmesi başka bir yazının konusu olabilir.)
Gelir: Gelir dolaylı bağlantının yolu olabilir. Eğer Amerika'da kriz global bir resesyonla sonuçlanırsa, Türkiye dolaylı olarak etkilenecektir ve gelirdeki düşüş sorunlara yol açabilir. Ama bu bir kaç ayda olacak bir gelişim değil ve böyle bir etkileşimin olup olmadığını da Türkiye'de tasfiye edilen konut kredilerine bakarak anlamak doğru olmaz.
Ev fiyatları: Ev fiyatlarındaki ani ve büyük düşüşler konut kredisi geri ödemelerinde sorun yaratır çünkü borçlar evin değerinin üstüne çıkabilir ve borçlu için konutu bankaya geri vermek daha karlı olabilir. Ama Türkiye'deki ev fiyatlarının Amerika'daki krizden etkilenme olasılığı düşüktür ve böyle bir etkileşim yine gelirdeki değişimle olur.
Sonuç: Amerikan finans piyasalarındaki krizlerin bütün dünyayı etkileyebileceği kesin, ama bu etkileşimin etkilerini Türkiye'de geri ödenmeyen konut kredilerine bakarak anlamak yanlış olur. Krizin olası etkilerini öncelikle başka yerlerde aramak lazım.
Bu konuda yazılacak bir kaç onemli nokta daha var; onları da gelecek yazılara bırakıyorum.
Hatta böyle bir krizin öncü göstergesi olarak da bir önceki yazımda bahsettiğim Türkiye'deki konut kredisi batağı (!) gösteriliyor.
Bence yanlış yere bakılıyor. Türkiye'deki mortgage piyasası henüz kurulma aşamasında ve Amerika'daki mortgage piyasası ile direkt bir etkileşimi yok denecek kadar az, ancak dolaylı olarak etkilenebilir ve bu da hemen bir kaç ayda gözlenemez.
Türkiye'de mortgage piyasasındaki geri ödemeleri etkileyen temel etmenler, faiz, gelir ve ev fiyatları olarak sıralanabilir. Bunlara teker teker bakarsak:
Faiz: Türkiye'de değişken faizli konut kredisi kullanımı çok yeni olduğundan faizlerdeki değişimler hali hazırda konut kredisi almış insanların geri ödemelerini Amerika'daki kadar etkilemez. Yeni alınacak kredilerin ise batma ihtimalini arttırır. Ama şu anda Amerika'daki mortgage krizi nedeniyle Türkiye'deki faizlerde ciddi bir artış yoktur ve o yüzden mortgage'da faizlerin yükselmesinden dolayı Amerika'dakine benzer bir kriz olması şu an için beklenmemeli. (Not: Bu konuya başka bir zaman geri dönmek istiyorum. Tarihsel olarak faiz ile konut kredisi tasfiye oranları incelendiğinde arada çok kuvvetli bir ilişki görülüyor. Aradaki bu ilişkinin incelenmesi başka bir yazının konusu olabilir.)
Gelir: Gelir dolaylı bağlantının yolu olabilir. Eğer Amerika'da kriz global bir resesyonla sonuçlanırsa, Türkiye dolaylı olarak etkilenecektir ve gelirdeki düşüş sorunlara yol açabilir. Ama bu bir kaç ayda olacak bir gelişim değil ve böyle bir etkileşimin olup olmadığını da Türkiye'de tasfiye edilen konut kredilerine bakarak anlamak doğru olmaz.
Ev fiyatları: Ev fiyatlarındaki ani ve büyük düşüşler konut kredisi geri ödemelerinde sorun yaratır çünkü borçlar evin değerinin üstüne çıkabilir ve borçlu için konutu bankaya geri vermek daha karlı olabilir. Ama Türkiye'deki ev fiyatlarının Amerika'daki krizden etkilenme olasılığı düşüktür ve böyle bir etkileşim yine gelirdeki değişimle olur.
Sonuç: Amerikan finans piyasalarındaki krizlerin bütün dünyayı etkileyebileceği kesin, ama bu etkileşimin etkilerini Türkiye'de geri ödenmeyen konut kredilerine bakarak anlamak yanlış olur. Krizin olası etkilerini öncelikle başka yerlerde aramak lazım.
Bu konuda yazılacak bir kaç onemli nokta daha var; onları da gelecek yazılara bırakıyorum.
3 Eylül 2007 Pazartesi
Konut kredisi batağı büyüyor....muş
Herhalde bloga yazdığım ilk yazının, beni bir blog yaratmama neden olan yazı olmasından daha doğal olan bir şey olamaz.
Bugün Hürriyet gazetesindeki "Konut kredisi batağı büyüyor" başlığı görünce yazının Türkiye'deki mortgage (konut kredisi) piyasası ile olduğuna hiç ihtimal vermemiştim. Herhalde Amerika'daki mevcut mortgage krizinden bahsediliyor diye düşünmüştüm ilk önce.
Ama yazıyı açıp okumaya başlayınca yazının Türkiye'deki mortgage piyasasındaki batık(!) ile ilgili olduğunu öğrendim:
"Konut kredisi batağı büyüyor
03.09.2007
Son bir yılda ödenemeyen tüketici kredileri yüzde 135 arttı. Özellikle üç yıldır rekorlar kıran konut kredisinde kredi artış oranı yüzde 30 olurken, ödenemeyen konut kredisi tam yüzde 335 arttı.Bir aydır dünyayı kasıp kavuran global dalganın başlangıç noktası olan ödenemeyen mortgage kredilerinin (ipotekli konut kredisi) Türkiye'deki batık oranı da bir yılda dörde katlandı. Merkez Bankası verilerine göre, bankaların verdiği konut kredisi miktarı yüzde 29.3 artarak 27 milyar YTL'ye tırmandı ancak batıklardaki artış yüzde 335 oldu. Veriler, geçen yıl sadece 26.7 milyon YTL olan ödenemeyen konut kredisi tutarının 4 kattan fazla artarak 116.3 milyon YTL'ye çıktığını gösteriyor. Bir başka anlatımla yüzde 30 artan konut kredisine karşılık kredisini ödeyemeyenlerin oranı 10 kat fazla arttı.
Bu miktar şimdilik verilen konut kredilerin içinde önemli bir tehlike arzetmese de son bir yılda hızla tırmanan batık oranı verilen kredinin binde 12'sinden binde 43'üne çıktı. Ancak batık kredi oranının artış hızının çok yüksek olması sistemi ileride tehlikeye sokacak bir durum arzediyor. Batık kredi oranı ve kredi artışı aynı hızla artarsa batık oranı 3 yılda verilen kredinin yüzde 16'sının geçmiş olacak. Uzmanlar Türkiye'den büyümeyi devam ettirecek önlemlerin alınmaması halinde bankalara 80 milyar YTL borçlanan vatandaşları zor günler beklediğini belirtiyor."
Gazete haberlerinin genelde abartılı anlatımlar da bulunduğunu bildiğim için haberde bahsedilen verileri Merkez Bankası sitesinden indirdim ve farkettim ki yazıda ufak gibi gözüken ama önemli bir hata var. Konut kredilerindeki batık oranı haberde geçtiği gibi binde 43 değil, binde 4.3!
Bunun da ötesinde haberde yazılan 4 kat arttı ibaresi doğru olmakla beraber oranın tarihsel gelişimi bilinmezse bunun çok büyük bir sorun olacağı düşünülebilir. Halbuki asağıdaki grafikte de de görüldüğü üzere bu artış aslında oran olarak oldukça düşük ve daha bir kaç sene öncesi duruma göre hala çok düşük.
Mesela 2000 li yılların sonlarına doğru daha 2001'deki kriz başlamadan ve ekonomi iyiye giderken batık kredi oranı %2 ler civarındaydı. Şu andaki %0.43 açıkça çok daha sağlıklıdır. 2001 kriziyle beraber tasfiye oranı %3.5 lara kadar çıkmış.
Bu kadar düşük değerde olan tasfiye oranını "4 kat arttı" şeklinde yazmak bence yanıltıcıdır. Bunun yerine yalnızca tasfiye edilen kredilerin oranı binde 1.2 den binde 4.3 e çıkmıştır demekle yetinmek gerekir...
Sonuç: Konut kredisindeki batık kredilerde son zamanlarda bir artış vardır ama hala tasfiye edilen konut kredilerinin oranı tarihsel olarak hala en düşük seviyelerindedir.
Bugün Hürriyet gazetesindeki "Konut kredisi batağı büyüyor" başlığı görünce yazının Türkiye'deki mortgage (konut kredisi) piyasası ile olduğuna hiç ihtimal vermemiştim. Herhalde Amerika'daki mevcut mortgage krizinden bahsediliyor diye düşünmüştüm ilk önce.
Ama yazıyı açıp okumaya başlayınca yazının Türkiye'deki mortgage piyasasındaki batık(!) ile ilgili olduğunu öğrendim:
"Konut kredisi batağı büyüyor
03.09.2007
Son bir yılda ödenemeyen tüketici kredileri yüzde 135 arttı. Özellikle üç yıldır rekorlar kıran konut kredisinde kredi artış oranı yüzde 30 olurken, ödenemeyen konut kredisi tam yüzde 335 arttı.Bir aydır dünyayı kasıp kavuran global dalganın başlangıç noktası olan ödenemeyen mortgage kredilerinin (ipotekli konut kredisi) Türkiye'deki batık oranı da bir yılda dörde katlandı. Merkez Bankası verilerine göre, bankaların verdiği konut kredisi miktarı yüzde 29.3 artarak 27 milyar YTL'ye tırmandı ancak batıklardaki artış yüzde 335 oldu. Veriler, geçen yıl sadece 26.7 milyon YTL olan ödenemeyen konut kredisi tutarının 4 kattan fazla artarak 116.3 milyon YTL'ye çıktığını gösteriyor. Bir başka anlatımla yüzde 30 artan konut kredisine karşılık kredisini ödeyemeyenlerin oranı 10 kat fazla arttı.
Bu miktar şimdilik verilen konut kredilerin içinde önemli bir tehlike arzetmese de son bir yılda hızla tırmanan batık oranı verilen kredinin binde 12'sinden binde 43'üne çıktı. Ancak batık kredi oranının artış hızının çok yüksek olması sistemi ileride tehlikeye sokacak bir durum arzediyor. Batık kredi oranı ve kredi artışı aynı hızla artarsa batık oranı 3 yılda verilen kredinin yüzde 16'sının geçmiş olacak. Uzmanlar Türkiye'den büyümeyi devam ettirecek önlemlerin alınmaması halinde bankalara 80 milyar YTL borçlanan vatandaşları zor günler beklediğini belirtiyor."
Gazete haberlerinin genelde abartılı anlatımlar da bulunduğunu bildiğim için haberde bahsedilen verileri Merkez Bankası sitesinden indirdim ve farkettim ki yazıda ufak gibi gözüken ama önemli bir hata var. Konut kredilerindeki batık oranı haberde geçtiği gibi binde 43 değil, binde 4.3!
Bunun da ötesinde haberde yazılan 4 kat arttı ibaresi doğru olmakla beraber oranın tarihsel gelişimi bilinmezse bunun çok büyük bir sorun olacağı düşünülebilir. Halbuki asağıdaki grafikte de de görüldüğü üzere bu artış aslında oran olarak oldukça düşük ve daha bir kaç sene öncesi duruma göre hala çok düşük.
Mesela 2000 li yılların sonlarına doğru daha 2001'deki kriz başlamadan ve ekonomi iyiye giderken batık kredi oranı %2 ler civarındaydı. Şu andaki %0.43 açıkça çok daha sağlıklıdır. 2001 kriziyle beraber tasfiye oranı %3.5 lara kadar çıkmış.
Bu kadar düşük değerde olan tasfiye oranını "4 kat arttı" şeklinde yazmak bence yanıltıcıdır. Bunun yerine yalnızca tasfiye edilen kredilerin oranı binde 1.2 den binde 4.3 e çıkmıştır demekle yetinmek gerekir...
Sonuç: Konut kredisindeki batık kredilerde son zamanlarda bir artış vardır ama hala tasfiye edilen konut kredilerinin oranı tarihsel olarak hala en düşük seviyelerindedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)